Sevgili AFYONOLAY takipçileri.
Bugün sizlere yine arşiv belgelerinden çıkardığımız bir İstiklal Harbi belgesini sizlerle paylaşacağım.
Bugünkü durağımız Afyonkarahisar iline bağlı Sultandağı ilçesinin DEREÇİNE beldesi olacak…
Dereçine’den İstiklal Harbi’ne katılmış iki askerimizin anılarını sizlere sunacağım. Onlar hem zulmü hem de zaferi görmüş kişiler. Yazıda paylaştıklarım doğrudan onların anlattıklarıdır.
& & &
İLK KAHRAMANIMIZIN ADI, Hilmi (Erdem). Soyadı Kanunu’ndan sonra Erdem soyadını almış ve kendisi arşiv belgesine göre 1899/1900 doğumlu… Dereçineli Hilmi, İstiklal Harbi’nde 1.Ordu 14.Tümen 30.Alay 11.Tabur 11.Bölükte piyade asker olarak görev yapmıştır.
Lafı uzatmadan hemen onun dilinden dökülen cümlelerle o yıllara gidelim:
“Kurtuluş Savaşı esnasında kasabamız işgal edilmedi. Ancak Yunanlılar Çay’a kadar geldiler. Daha sonra buradan geriye çekildiler. Balkan Savaşına (1912-1913) yaklaşık olarak on beş kişi (isimlerini hatırladıklarım: Selim Ergün, Süleyman Çavuş “Türe”, Çepel oğlu Ali “Tetik”) katılmış ve üç kişi şehit olmuş, yaralı yok. 1915 yılındaki Çanakkale Savaşına yaklaşık olarak 30-35 kişi katılmış (İsimlerini hatırladıklarım: Selim Ergün, Süleyman Çavuş “Türe”, Çepel oğlu Ali “Tetik”, Mehmet Ali Tuncel) On beş şehit, yaralı dört kişi. Kurtuluş Savaşına en az 90-100 kişi katıldı. (İsimlerini hatırladıklarım: Hilmi Erdem, Ali Ayaz, Mehmet Uslu) Şehit sayımız 5, yaralı 3 idi.”
“Savaş zamanı milli hükümetimize buğday, fasulye, çarık çorap ve çeşitli giyim eşyaları verdik. Kağnı, merkep, öküz verildi. Herhangi bir para ödemesi yapılmadı. Hepsi bağış yapıldı.”
“Bir gün yaz aylarında bir sabaha karşı makineli tüfek ve top sesi duydum. Silahlar Gedil köyü yakınlarında patlamış. Çeteler Yunanlılara saldırmışlar, bu saldırıda Yunanlıların Tabur Kumandanı öldürülmüş. Bunun üzerine Yunanlılar Gedil köyünü yakmışlar. Savaş esnasında gördüğüm kadarı ile halktan duyduğuma göre Yunanlar halka çok eziyet etmişler. Yine duyduğuma göre kendi adamlarını (Rumları, Ermenileri ve bazı vatan hainlerini) iş başına getirmişler.”
“Mustafa Kemal’i Çay’ın Pazarağaç köyünde 1.ordunun teftişi sırasında arabanın içinde gördüm. Büyük Taarruz’da Afyon Çiğiltepe’de ve Dumlupınar’da Murat Dağında savaştım. 26 Ağustos gecesi Çiğiltepe’nin Mahmara köyünden hareket ettik. Çiğiltepe’de düşman mevzilerine sokulduk. Ertesi gün şafakla beraber topçularımızın yardımı ile düşmanı mevzilerinden attık. Savaş bütün gün bütün gece ve 28 Ağustos öğlene kadar devam etti. Sonunda Yunanlılar bozguna uğradı.”
“Bu savaş bize tarihi bir ders oldu. Yunanlıların yaptıkları kötülüklerden bütün Türk halkı etkilendi. Fakat biz umudumuzu hiç kaybetmedik ve ölümü göze aldık. Zira başımızda Mustafa Kemal vardı. Hepimiz ona güveniyorduk. Bu güven ile yola çıktık. Bir millet umudunu ve güvenini kaybetmediği sürece daima başarılı olur. Anladık ki Türk’e Türk’ten başka dost yoktur.”
“Gençlere tavsiyem; vatana hizmet etmek, cesaretli olmak ve umutsuzluğa kapılmamalıdır. Kurtuluş Savaşını ne gibi güçlüklerle kazandığımızı öğrenmelerini isterim. Bunları öğrenirlerse vatanın kıymetini daha iyi bilirler. Türk gençlerinden en büyük isteğim Atatürk’ü iyi öğrensinler ve onun yolundan gitsinler.”
& & &
SULTANDAĞI’NDA DEREÇİNELİ İKİNCİ KAHRAMANIMIZ Mehmet (Uslu)… 1899/1900 doğumlu olan Mehmet Uslu İstiklal Harbi’nde 7.Fırka 41.Alay 1.Taburda er olarak görev yapmıştır. O da hem zulmü hem de zaferi görmüş bir kişidir.
Haydi, bu sefer de ona kulak verelim, Mehmet Uslu anlatıyor:
“Yunanlar Sultandağı’nın Yakasenek sırtına kadar gelmişlerdir. Savaşa Kütahya’dan başlandı. Düşman bizi bozdu. Alayurt’tan Seyitgazi’den gidildi. Sivrihisar’a varıldı. Polatlı’da çarpışıldı. Mustafa Kemal Paşa geldi. Bizlere emir vererek düşmanı bozduk. Sakarya Polatlı’da bizi bir Kürt arkadaş 3 gün besledi. Biz Emirdağı’na yerleştik. Yunanlılar da Afyon’a yerleşti. Sonra Büyük Taaaruz ile düşmanı Kocatepe’de 2 saatte bozduk. Afyon’dan İzmir’e 9 günde vardık. 9 Eylül’de düşmanı denize döktük.”
“O günkü parasıyla etin kilosu 25 kuruştu. Düşman Haymana Polatlı ovasına sürüleri götürdü. Bugünün parasıyla milyonları bulur. Mallarımızın bir kısmını geri aldık.”
“O günlerde Atatürk ve diğer komutanlar hakkında çok iyi devlet adamları oldukları söylenirdi. Milletimizi kurtarmak için canla başla savaşıyorlar söylentilerini duyuyorduk. Halk kendi arasında acaba özgürlüğe kavuşacak mıyız yoksa öldürecekler mi diye konuşuyordu.”
“Yunan askerleri bize her türlü işkencelerde bulundular. Daha çok kadınlarımıza kötü muamelelerde bulundular. Bölgemizde azınlıklar vardı. Bunlar işgalcilerle anlaşarak demirleri kızdırıyorlar, üzerlerimize basıyorlardı.”
“Şehit olan arkadaşlarım oldu. İsmini hatırladıklarım şunlardır. Koca Ali oğlu Süleyman, Korelioğlu Mustan, Gedemenni idiler. Benim bulunduğum cephede bunlar şehit oldu.”
“Atatürk ile savaştığım her cephede karşılaştım. O başka bir insandı. Bütün cephelerde bozguna uğrayan Yunan askerlerinin İzmir’de paniğe kapılarak Ege Denizine dökülmelerini hiç unutamam.”
Mehmet Uslu 1921-1922 yıllarında yaşadıklarını, bir anlamda zulmü ve zaferi birlikte yaşayan bir kişi olarak böyle anlatmıştır.
& & &
SON SÖZ
Benim, sizlerin; bu topraklarda zulmü ve zaferi görmüş bu insanlara karşı sorumluluğumuz var. Ben naçizane onların anlattıklarını sizlerle paylaşmaya çalışıyorum. Anlattığım cümleler doğrudan arşiv belgesinde onların anlattıklarıdır.
Öncelikle Sultandağlıların, daha sonra tüm Afyonkarahisarlıların bu iki kahramanın hikayesini bilmesi önemli…
Dereçineli Hilmi Erdem ve Mehmet Uslu’yu saygı ve rahmetle anıyorum. Ruhlarına bir Fatiha gönderelim.
NOT: Yazının her türlü hakkı saklıdır. Yazarın izni olmadan farklı platformlarda yayımlanamaz.
İletişim: https://twitter.com/mozturkuaz