Sevgili AFYONOLAY takipçileri,
Bugün sizlerle İstiklal Harbi’nin kahramanlarından bir olan Emirdağlı Koca Nuri ile ilgili arşiv belgelerine dayalı bir yazı paylaşacağım. Öncelikle kendisini rahmetle anıyorum. Bu toprakların kahramanlarının öncelikle bu topraklarda yaşayanlar tarafından bilinmesinin önemli olduğunu düşünüyorum.
Emirdağlı Nuri, Soyadı Kanunundan sonra ‘Keskin’ soyadını alıyor.
Arşiv belgesinde kendisinin 1315 (1900) doğumlu olduğu yazıyor. Ve arşiv belgesinde kendisi ile ilgili KOCA NURİ ifadesi dikkat çekmektedir.
Belge No: 18
Aslında onun anlattıklarını kendi dilimle satırlara dökmek yerine onun söylediklerine doğrudan kulak vermek istiyorum.
Haydi, bize o günleri Emirdağlı Kahraman Gazi Koca Nuri Keskin anlatsın:
……………………………………………………………………………………………….
Nuri Keskin: KURBAN BAYRAMININ BİRİNCİ GÜNÜYDÜ
“Kurban Bayramının birinci günü kasabamız işgal edilmiştir. Öyle ki halk korkudan kurbanlarını kesemedi. Kazamızın düşman tarafında işgali iki veya üç gün sürmüştür. Kurtuluş Savaşı sırasında kasabamızdan 15-20 eli silah tutan kimse şehit olmuş ve pek çok da sivil halk ölmüştür. Kazamızın Suvermez, Çatallı köyleri mevkiinde şehit mezarları vardır. Buradakiler düşmanın hava taarruzu neticesinde şehit olmuşlardır.”
………………………………………………………………………………………….
Nuri Keskin: “BİR PAPAZ BİZİ KURTARDI”
Emirdağlı Nuri Keskin Yunan askerlerinin Emirdağ’da yaptıklarını ise şöyle anlatıyor:
“Yunanlılar önce halka fazla bir şey yapmadı. Daha sonra Sinan Paşa’nın baskını ile Yunanlar çok zayiat verdi ve geri çekildi. Bundan sonra Yunan azıttı. Tellal çağırttırdı. Hepimiz hükümet meydanına toplandık. Bizi içeri aldılar. Yakmaya karar verdiler. Burada bulunan yerli bir papaz bunu duymuş, geldi ve Yunan komutanına yalvardı. Biz bunlarla çok iyi geçiniyoruz dedi. Bunun üzerine bizleri bıraktılar.”
Sevgili AFYONOLAY okuyucuları bu papazın adı Rahip VASİLEUS PANAYOTİS’tir. Onun hikayesini daha sonra sizlere anlatacağım.
………………………………………………………………………………………….
Nuri Keskin: “BİR RUM KADIN ‘BU GÜNLERİ DE GÖRECEKMİŞİZ’ DEDİ
Emirdağlı Nuri Keskin Yunanların yaptıklarını anlatırken bir Rum kadınından duyduğu cümleleri de vermiştir.
“Yunanlar kazamızın işgali sırasında bizlerden yiyecek maddesi, büyük ve küçükbaş hayvan aldılar. İşgal günlerinde benden 7-8 tane inek, 10 tane koyun, sayısız tavuk aldı. Toplanmış olan buğdayları yaktılar. Bu malları bizden almasının sebebi ise içkisine meze yapmaktı. Her köyden 10 kişi götürdüler. 10 lirasına çalıştırdılar. Benden de hayvanlara, atlara vermek için 10 kile arpa aldılar. Kadınlara çok kötü davrandılar. Kasabamızda Rum-Ermeni vardı. İşgalcilere yardım ettiler. Onlara yiyecek giyecek verdiler. Onların geldiğine çok sevindiler. Hatta Yunan olan kadının bir tanesi ‘Bu günleri de görecekmişiz’ dedi.”
………………………………………………………………………………………….
Nuri Keskin: “ÖNDE GELENLER MEMLEKETİ ATATÜRK KURTARACAK DİYORLARDI”
Nuri Keskin Emirdağlıların yaptığı yardımı ve Emirdağ’daki diğer kahraman kişilerin adlarını da anlatmaktadır.
“O zaman biz Milli Hükümetimize hayvan, altın, arpa, un, buğday verdik. Sonradan bunların bir kısmının bedeli devlet tarafından ödendi. Bir kısmı da halk tarafından bağışlandı. Kazamızdan Kara Ahmet, Tahir Efe gibi kişiler çıkmış, asker toplamış ve milli kuvvetlere katılmıştır. O zamanlar kazamızın ileri gelenleri memleketi esaretten Atatürk ve arkadaşlarının kurtaracağını söylüyorlardı. Kazım Karabekir ve Fevzi Çakmak Paşaların Atatürk’le beraber oldukları söyleniyordu.”
………………………………………………………………………………………….
Nuri Keskin: “HEP BERABER MARŞ SÖYLÜYORDUK”
Biz o zaman kendi aramızda şu marşı/türküyü söylerdik:
Trikopis denilen alçak serseri
Değmedi attığı kurşundan biri
Kuvay-i Milliye nizam askeri
Var haddini bildir alçak Yunan’a
Bu aziz vatanı verme düşmana
Atatürk der ki “Vezirin veziri”
Haymana önlerinde toplarım hazır
“Vurun evlatlarım” dedi Atatürk
Belge No: 20
Bu marş şu an bilinmeyen bir marştır. Özellikle tarihi kaynaklara not edilmesi gerekir.
………………………………………………………………………………………….
Nuri Keskin: “FAHRETTİN PAŞA ’15 GÜNE YUNAN’I KOVACAĞIZ’ DEDİ”
Nuri Keskin, İstiklal Harbi komutanlarından Fahrettin Paşa ile ilgili de şu bilgiyi vermektedir:
“Yunan’ın bir kısmı Adaçal mevkisinden bir kısmı Karacaören mevkisinden şehre girdiler. Çarpışma olmadı. Fahrettin Paşa geldi. Haymana tarafında gidermiş, bizlere, hiç merak etmeyin, 15 güne kadar Allah izin verirse geri dönüp bundan sonra hep beraber bu kötü Yunan’ı kovacağız, dedi. Kara Ahmet, Köçekoğlu Şükrü Efeler gibi kişiler düşmanı çok güzel oyalayıp zaman kazandırıyorlardı.”
Nuri Keskin aynı zamanda Emirdağ çevresinde mücadele eden yerel kahramanların adlarını da vermiştir.
……………..
Nuri Keskin: “ATATÜRK BANA DEDİ Kİ…”
Ve Emirdağlı Nuri Keskin, arşiv belgelerinin içinde Mustafa Kemal Paşa ile karşılaşmasını ve onunla arasında geçen konuşmayı şöyle anlatmaktadır:
“İstiklal Harbi sürerken Manisa’nın Hacı Rahmanlı köyünde mola vermiştik. Komutanım 3.Süvari Fırka Komutanı Çolak İbrahim Bey, Alay Komutanımız Binbaşı Cemal Bey idi. Bu sırada Mustafa Kemal Paşa bizi yanında İsmet Paşa ile teftişe geldi. Bizlere sorular sordu. Bana soru sorduktan ve en cevaplandırdıktan sonra şu sözleri söylediler: “SÜVARİ NEFERİ, SU GİBİ AKICI, KURT GİBİ YIRTICI, AT SİNEĞİ GİBİ YAPIŞICI OLMALIDIR” Bu sözler hala kulaklarımda çınlamaktadır.”
Emirdağlı Nuri Keskin ile Mustafa Kemal Paşa ile arasında geçen diyalog da şöyledir:
Atatürk bana:
“Atının ismi nedir?” diye sordu.
Ben de “Trikopis” dedim.
Atatürk “Üzerine bindin mi?” dedi.
Ben “Evet, bindim” dedim.
Sonra hepimize döndü ve:
“Süvari neferi su gibi akıcı, kurt gibi yıkıcı, at sineği gibi yapışıcı olmalıdır” dedi ve benim de başımı okşadı.
Belge No: 21
“SÜVARİ NEFERİ, SU GİBİ AKICI, KURT GİBİ YIRTICI, AT SİNEĞİ GİBİ YAPIŞICI OLMALIDIR” şeklinde Mustafa Kemal’in söylediği bu söz benim de bir tarihçi olarak ilk kez duyduğum bir sözdür. Arşiv belgelerindeki bu sözün kitaplara geçmesi son derece önemlidir.
………………………………………………………………………………………….
Nuri Keskin: “ORTAKÇI KÖYÜNDE YUNANLARI ESİR ALDIK”
Emirdağlı Nuri Keskin, savaş döneminde bir asker olarak görev aldığı bir çatışmayı da ayrıntıları ile anlatmıştır:
“Aydın hattı üzerinde Denizli’nin Ortakçı köyünü işgal edip 350-400 Yunan ve başlarında kumandanlarıyla beraber senelerce oturmuş. Bu kuvvet bütün Menderes boyunda olan Yunanlıların sevk idaresine memur olmuştu. Nihayet 26 Ağustos taarruzundan 1 hafta evvel Çolak İbrahim Bey emrinde 2 alay olmak üzere Ortakçı’da dağlara sokularak tam düşmanın karşısına varıp Menderes suyunun öbür tarafında Yunan, bu tarafında biz vardık. Bu düşmana ani olarak baskın yapılacaktı. Emir Atatürk’ten gelmişti. Bir takım kumandanı, 15 asker ve 2-3 kişi de yerli efeler alıp düşmanın arka tarafına dağlığa geçerek orada gizlenip saklandıktan sonra bir gece bize işaret Menderes suyunun bizim tarafında 150 kişilik bir karakolu vardı. İleride muntazam istihkam ve tel örgüleri olduğu halde bu kuvvete ani olarak sabahın erken saatinde piyade olarak bizden tarafı olan 150 kişilik, karakolun üstüne bomba ve silahla sarıldı ve imha edildi. Geride kalan Yunanlılara, Alay komutanı Binbaşı Cemal Bey ‘27.Alay at başına, at bin!... Beşer adım arayla istikamet Ortakçı’ deyip emir verdi. İleride olan düşman öldükten sonra geri kalanları yataktan kalkıp kaçtılar. Ortakçı’ya vardıktan sonra, sol tarafımızda biraz düşmanın çekilmekte olduğunu görerek birkaç arkadaşla beraber takip ettik. Biraz ileri vardıktan sonra daha evvel yıkılmış bir bina duvarına siper olarak biri binbaşı olmak üzere 12 Yunan gizlenerek bizim arkadaşlardan ikisini öldürüyorlar. Yerli efelerden bir tanesi düşmanın oraya gizlendiğini söyledi. Biz de atları çevirip doğru düşmanın üstüne gittik. Daha önce şehit olan arkadaşların yanına varınca, bizlere de çok şiddetli ateş açtılar. Hemen arkadaşlar sağ taraftaki dere bir yere çekildiler. Düşmanın şiddetli kurşunundan kurtulmak için ben de atımı sol tarafa çevirerek çekildim. Atımı ağaca bağladım. Biraz sonra arka tarafa dolanan arkadaşlar düşmanla çatışmaya başladılar. Düşmanla iki ateş arasında kalınca ben atımı sürerek vardım. Düşmana aramız 400-500 metre hemen yere yatıp ateş ettim. Daha sonra düşmanın durumu bozuldu. ‘Teslim kardeş’ diye bağırdı. Arka taraftaydım. Düşman binbaşını kolundan vurdum. Nihayet silahlarının uçlarına bir mendil bağlayarak teslim diye bağırdı. Ben atıma binip vardım. Öbür taraftaki arkadaşlar da geldiler. Bunları fırka kumandanına götürmeye kadar verdik.”
Bir film sahnesini anımsatan bu olayı yaşayan Emirdağlı Kahraman Nuri Keskin’dir.
………………………………………………….
Nuri Keskin: “UYANIK OLUN!”
Ve arşiv belgesinin sonunda Nuri Keskin’e şu soru soruluyor: “Gençlere vermek istediğin bir mesaj var mı? O günlerden hangi dersleri çıkarmalıyız?”
Ve şu güzel cevabı veriyor:
“Üzerinde yaşadığımız vatan kolay kazanılmamıştır. Her türlü iç ve dış tehlikeye karşı gençlerimizin uyanık olması gerekir. Birlik beraberlik olursak her zaman dış ve iç düşmanlarımız bizi hiçbir zaman yenemez. Bu zamanın gençleri önce vatan sevgisini öğrenmeleri, birlik ve beraberlik içinde yaşamaların tavsiye ederim. Türk’ün Türk’ten başka dostu olmadığı hatırdan çıkarılmamalıdır.”
………………………………………………….
SON SÖZ
Bugün arşiv belgelerinde kendi anlatımıyla İstiklal Harbi Kahramanı Emirdağlı Gazi Koca Nuri Keskin’in hikayesini anlattık. Uzun bir yazı oldu. 24 arşiv belgesinden onun anlattıklarını özet geçmeye çalıştım.
AFYONOLAY aracılığı ile tarihe not düşmek istedik.
Kendisini saygı ve rahmetle anıyorum.
….
NOT: Yazının her türlü hakkı saklıdır. Yazarın izni olmadan paylaşılamaz.
İletişim: https://twitter.com/mozturkuaz