Mutluluk Diyarına Selam Olsun.
“Bana mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?” diye soran Nazım Hikmet’e, ressam Abidin Dino’dan cevabı “bağrımıza bassaydık seni, yapardım mutluluğun resmini” oluyor.
Diyeceksiniz durup dururken bu “mutluluk “ söylemleri de nerden çıktı? Nerden olacak? Geçtiğimiz aylarda Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), tarafından açıklanan "Yaşam Memnuniyet Araştırması" sonucunda, 2023 yılı Türkiye'nin en mutlu ili sıralamasında Afyonkarahisar ikinci sırada yer aldı. Bu ne demektir? Bu güne bugün bu şehirde yaşayan insanların yüzde 76.43’ü mutlu demektir.
İnsan böyle bir haber duyunca hem şaşırıyor, hem seviniyor. Ne güzel en mutlu il olarak ikinci sıradayız.
Mutluluk nedir? diye merak edip ufak bir araştırma yaptım kendimce. Şöyle yazıyor bir yerde; mutluluk isteklere ulaşma durumudur.Zihinsel ve duygusal yeterlilik halidir. “Ulaşmış olmak” mutlu olmak çoğu zaman beklentilerle ilgilidir. Her insan mutluluğu kendi ölçüleri ile belirler. “Mutluyum “ demesi yeterlidir. Siz “mutluyum” dediğiniz sürece kimse mutluluğunuzu alamaz. Mutluluk kişisel ve çoğunlukla hayattan beklentilerle ilgilidir.
Bütün bu mutluluk kavramlarına bakınca “tamam” diyorum, memleketimin insanları bu mutluluk işini kavramış, az bir farkla (1.23) birinci değil ikinci olmuş.” Neyse bir daha ki sefere birinci oluruz inşallah” demeye kalmadı bir başka haber; Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) Evlenme ve Boşanma İstatistiklerini açıkladı. Afyonkarahisar, 2023 yılında 1531 çift boşanırken bin nüfus başına düşen boşanma sayısını ifade eden hız 1.77 den 2.04’e yükselmiş.
Ne oldu şimdi? Daha birkaç ay önce en mutlu ikinci il bizdik. Mutluluk sıvası ile sıvanmış şehrimizin sıvaları çabuk dökülmeye başladı mı yoksa?
Birde mutluluğu felsefeciler gözüyle görelim.
Eflatun (Yunan Filozof) Devlet adlı eserinde mutlu olmanın ahlaki olduğunu söyler.
Aristoteles Nikhomakos’a Etik(MÖ.350) adlı eserinde mutluluğu bir duygu olarak değil bir etkinlik olarak tanımlar. Eudamonia insanın en iyi halidir. Pratik felsefenin de en büyük amacıdır. İnsanın iyi oluşu da erdemli olmasına ve erdemi hayatına uygulamasına bağlıdır. Aristoteles sağlık, varlık ve güzelliği de dışarıdan gelen iyilikler olarak kabul etmiştir. Stoacılar sadece erdemin yeterli olduğunu düşünmüş, dış etkileri gereksiz bulmuşlardır.
Schopenhauer, mutluluğun doyum sağlanan bir şey olduğunu söylemiştir. İnsan istedikçe ister ve her doyum yeni bir isteğe yol açar. Bu da sürekli bir tatminsizlik getirdiğinden ıztırabın uzatılmasına yol açar. İştah ve bencillik engellenmedikçe mutlu olunamaz. İstekler acılar ile birlikte gelir.
Nietzsche’ye göre mutluluk insan eylemlerinin en yüksek amacı olan durumdur. Ahlaklı olmak için yapılan davranışların daha çok mutsuzluğa yol açtığını ve içgüdüleri bastırmanın mutluluğu engellediğini söyler. Gerçek mutluluk üst insanı ( Görüş, irade vb. nitelikleri yüksek, yetenek ve erdemleri herkesten üstün olan insan, dâhi) yaratmakla mümkün olacaktır.
İbn-i Sina’ya göre mutluluk dünyevi olandan bağımsızdır. Mutluluğa akıl ile erişilir.
Gazali Kimya-yı Saadet eserinde İslam’ın gereklerine uygun yaşamayı ve dolayısıyla günahtan kaçınmayı kurtuluşun ve mutluluğun çaresi olarak görür.
Farabi’ye göre insan mutlu olmak için yaratılmıştır. Sınırlı olsa da mutluluğu tek başına gerçekleştirebilir. İyi davranışlarının hedefi mutluluktur ve davranışlar sadece erdemle yönlendirilirse mutlu olunabilir.
Acaba hemşehrilerimiz mutluluğun felsefi yönlerini düşünerek mi mutlu oluyorlar? Yoksa “len aman” diyerek ellerini mi sallıyorlar karşılaştıkları sıkıntılarda. Ya da “kol kırılır yen içinde kalır, el âleme ne belli edeceğim üzüntümü sıkıntımı”” diye mi düşünüyor? “Aman eller duymasın”, “Ele demen” diyen türkülerimiz bile var.
Bir gün dersime müfettiş geldi. Dersi dinledi sıra öğrencilere geldi. Öğrencinin birine sordu.
–Derslerin nasıl?
-İyi
-Matematiğin nasıl?
-İyi
-Son yazılıdan kaç aldın?
-30
-Başka zayıfın var mı?
-Var
-Kaç tane?
-Dört
Başka bir kaç öğrenciyi daha kaldırdı, aynı soruları onlara da sordu. “derslerin nasıl?” aldığı cevap aynı “iyi “ Sorduğu öğrencilerin hepsinin de zayıfı var ve dersleri iyi. Müfettiş şaşırarak “hem notları düşük, hem zayıfları fazla, dersleri nasıl iyi olabiliyor?” diye yüzüme bakıyordu.
O hesap, lafın gelişi işte “Nasılsınız? “deseler “iyiyiz” deriz. “Mutlu muyuz?” “Mutluyuz” Gerisini boş ver. Mutluluk diyarına selam olsun.
Mübarek Ramazan ayına girdik. Geçtiğimiz yıllarda Rize’de ezanın erken okunmasından dolayı oruçları kazaya uğrayanlar için Rize müftülüğü; "ezanın erken okunduğunu öğrenir öğrenmez yemeği kesmişlerse hiçbir şey gerekmez. Hata ile yemiş, içmiş olarak kabul edilir. Ezanın erken okunduğunu öğrendikleri halde yemeğe devam edenlerin orucu kaza etmeleri gerekir.” Diye açıklama yapmış
“Rizeliler kaza orucu tutacaklar “ diye de haber çıkmıştı. Yurtdışında yaşayan Rizeliler de soruyorlardı “Biz de mi kaza orucu tutacağız?”
Burdan yola çıkarak, ben de sorayım. Gurbette yaşayan Afyonkarahisarlı hemşehrilerimiz de, “şehrimiz ikinci mutlu şehir oldu. Biz de mutlu sayılır mıyız?”
On bir ayın sultanı Mübarek Ramazan-ı Şerifin ülkemize, milletimize ve Türk İslam âlemine hayırlar, sağlık ve iyilik ve mutluluklar getirmesini dilerim. Hayırlı Ramazanlar.