Vatan Nedir?
Bu sorunun cevabı nereden sorduğunuza bağlıdır. Bir Suriyeli için vatan, Suriye’deki yönetimden kaçıp ‘firar’ etmektir. Bir Ukraynalı için vatan, Rus-Ukrayna savaşından dolayı firar edilebilen bir yerdir. Bir İngiliz veya Alman için vatan, daha rahat, daha keyifli yaşayabilmek için Antalya’dan mülk almaktır. Çevremizdeki ya da daha uzaklardaki ülkelerden gelenler, ya firari, ya da keyfi olarak vatanlarını terk edip Türkiye’den mülk alıyorlar. Firariler çoğunluktadır. Günümüzde bir insana, “bu peygamberdir” demek ne kadar İslam dışı ise, birilerine “ensar ve muhacir” demek de o kadar İslam’a aykırıdır. Vatansız dünya vatandaşlığına iman eden her yerden mülk alır, her yere firar edebilir.
Türkiye İçin Vatan Nedir?
Türkiye için “vatan sevgisi imandandır.” (Hadisi şerif) Vatan sevgisi neden imandandır? İslam’ın rahatça yaşandığı, sansürsüz anlatıldığı, yaşandığı, ihlal edilmediği bir yerde vatan sevgisi imandandır. A. Vatan sevgisi imana taalluk ediyor. B. “Cennet vatan” diyoruz. Vatan, cennete teşbih ediliyor; çünkü cennete giden yol, imanın pratikte yaşandığı vatandan geçiyor. C. Vatanın her karışının şehit kanı ile yoğrulduğunu söylüyoruz. Müslüman için “ya istiklal, ya ölüm” kuralı geçerlidir. D. Cennet vatanın, toprakları, ezanları, bitkileri vs. Allah’ın ayetlerindendir. Allah, “benim ayetlerimi satmayın” (Maide-44) diyor. Yeni bir şey değil, yüz yıldır, imana taalluk eden vatandan dört yüz bin gayrimenkul (bilinen bu) satıldı. İmana, şehitlere, cennete, ayete taalluk eden vatanın zerresi, çakıl taşı dahi satılamaz. Bakınız, satılan şey toprak değil; iman, cennet, şehit kanı ve Allah’ın ayetleri anlamına gelen ‘vatan’ satılıyor. Yüz yıldır vatanın tanımı şöyle: Vatan: Severken imandan, satarken dolardan… Bu satış önümüzdeki yüzyılda katlayarak devam edecek. Önümüzdeki yüzyıl bitmeden, satacak yerler bitecek! Bu millet, “Vatandan gayrimenkul satışı teklif dahi edilemez, bu kural değiştirilemez” şeklinde bir talepte bulunmadığı için satışı millet yapmış oluyor. Türkiye iki asırdır ithal (sefil kavramlar, Tevbe-40) ile batıya vekâlet ediyor. Türkiye’de İslami düşünce yok; bu nedenle Hıristiyan dünyadaki mülk-alım satım dinine biat ediliyor. Din; ‘gidilen yol’ demektir.
Karşıtına Dönen, Karşıtına Komşu Olur:
Bazıları “ onlar da bize satıyor” diyerek aklınca gerekçe buluyorlar. Batıda vatan sevgisi imandan değil, batıda vatan cennet değil cehenneme antrenman alanı, batının vatanı şehit kanı ile yoğrulmadı, vatanlarını (güneşi, ayı, bitkileri vs.) Allah’ın ayeti olarak görmüyorlar. Kâfir için sadece dünya rahatı esastır. Kâfirler için vatan; “mikroplar, vitaminler, sosyal güvence” teslisinden ibarettir. İslami boyutu yoktur. “Biz de onlardan alıyoruz” diyenler, Hıristiyanlarla kendini aynı kefeye koymuş oluyorlar. Onlar nereye gitse çan sesi duyacaklar. Demek ki senin ülken, çan sesini aratmayacak kadar Avrupa bataklığına inmiş; her hangi bir kırmızıçizginiz kalmamış. Bütün dünya mütekabiliyet hortlaması ile karşılıklı mülk alır-satar. Çünkü kâfirler için vatan, imana taalluk eden, cennete teşbih edilen, şehit kanı taşıyan, ayete tekabül eden bir yer değil. Lüksü görünce satmasın da ne yapsın! “Biz de onlardan alıyoruz” demenin güçlü bir gerekçesi var: Karşıtına dönmek. Kişi karşıtının kavramlarını aldığı zaman karşıtına döner; sonra onun yöntemini, alış-veriş şeklini, yaşama biçimini alır, “vatanım rûyi zemin, milletim nev-i beşer” çukuruna düşer. Kendi kavramları (=kendine has din ve düşünce) ile konuşmayan herkes, vatansız dünya vatandaşıdır, müstemleke memurudur, eyalet valisidir. Çünkü kim olduğunuzu kelimeleriniz-kavramlarınız kesin ele veriyor. Siz ya da Türkiye; hangi vasfınızdan dolayı sizsiniz, sizi siz kılan şey nedir? Mesela, Allah’ın ihdas ettiği haklar mı, Cenevre insan hakları mı? Selamünaleyküm mü, günaydın mı? Doğru kavram kullanmak Kuran’ın emridir. Bu emre uymayan o dört kutsalını satışa sunar. Filistin’de zorda kalınca insan hakları dilenciliği yapar.
Vatanın ve vatandaşlığın satışa konu olması kimliksizlikten, İslami düşüncenin olmadığı içindir. Tek dünya devleti, “vatansız, dinsiz, ırksız, cinsiyetsiz” bir dünya inşa etti. “Türkiye Nerenin Şubesi” başlıklı gelecek makalemiz, şubelerin, tek dünya devletine neden biat ettiğini ortaya koyacak.