Kitaplar arasında bir hayat “Besim Telek”
Afyonkarahisar’ın ünlü isimlerinden biri olan Besim Telek’in birçok özelliğini sayabilirsiniz. Ama gelin bu gün az bilinen bir özelliğini anlatalım. Evinin bir odasını yerden tavana kadar kitaplıktan oluşan bir mabede dönüştürmüş. Kendisinin “huzur odası” dediği bu özel odaya sizler adına konuk oldu.
Besim Telek ile yaklaşık 4 yıllık bir tanışıklığım var. Aileden başka kişileri tanışsam da kendisiyle teşviki mesaimiz hiç olmamıştı. Ünlü tiyatrocu Celal Belgil’in oynadığı Hangisi Karısı oyunu için geldiği sırada kitaplığından ve özellikle plaklarından bahsedince kulak kabartmış ve aklımın bir köşesine yazmıştım. Gel zaman git zaman, ha bugün ha yarın derken aradan 3 yıl geçti. Sonunda “Besim beyciğim artık şu kitapları ve plakları bir görelim” dediğimde “Tamam ne zaman isterseniz yapalım buyurun” dedi. Bir Cumartesi için sözleştik ve Besim Telek’in evine doğru yola çıktım. Bir taraftan da Besim Bey biraz abartmış olabilir ne kadar kitap olabilir? Hele o ünlü plak koleksiyonu kesin şişirmiştir diye de içimden geçirmedim desem yalan olur.
Neyse hadi Besim Telek’in huzur odasına birlikte girelim. Telek’in odasından içeri adım attığım anda kesinlikle çok etkilendim vay be! Dedim. Abartı değil az bile söylemiş. Daha ilk andan itibaren besim telek başladı anlatmaya. Şu zaman başladım, plaklar şöyle, kitaplar böyle derken biz en iyisi söyleşiye başlayalım öyle anlat. Şimdi tekrar olmasın diye röportaja başlıyoruz.
Ömer Mazi, “Besim Bey, öncelikle bu harika kütüphane ve plakların olduğu odaya bizi kabul ettiğiniz için teşekkürler. Önce Besim Telek kimdir kendinizi anlatır mısınız?”
Besim Telek, “Öncelikle hoş geldiniz. İsmim, Besim Telek. 1954 yılında Afyonkarahisar'da doğdum. İlkokulu Karaman Mahallesi'ndeki Kasımpaşa İlkokulunda bitirdim. Ortaokul ve liseyi afyon Lisesinde bitirdim. Daha sonra üniversite öğrenimini Ege Üniversitesi'nde yaptım. Hemen akabinde de Asteğmen olarak iki sene Balıkesir’de askerliğimi yapıp 1980 yılında Afyon'a döndüm.”
Ömer Mazi, Besim Bey, evinizin bir odasını çok güzel bir kütüphaneye çevirmişsiniz. Hem plak arşiviniz var hem de çok değerli kitaplar var. Bu alışkanlık bu hobi, merak nasıl başladı hangi yıllarda başladı?
Besim Telek, “Aşağı yukarı yaşım 66 ve 15 yaşından beri benim kitap okuma alışkanlığım sürüyor ve hala yeni çıkan kitapları takip edip alıyorum. Yani bu plak olayı da yine 20 yaşlarda falan başladı. Onu da şu yaşıma kadar aralıklarla her yeni çıkan plakları, kitapları, CD’leri ve filmi takip edip almaya çalışıyorum. İşte bunlarda benim yaşantımda ki güzel alışkanlıkların sonucu. Plaklar, Kasetler, CD’ler ayrı ayrı var. Aynı zamanda çok önemsediğim sinema filmlerini de CD ortamında arşivlerim.
Ömer Mazi, “Peki ilk kitap nasıl olduğunu da hangi kitapla başladınız?
Besim Telek, “Valla şimdi ilk kitaba Orhan Kemal'le başladım. Orhan Kemal in bütün serilerini aldım ki bu yaklaşık 40 yıl falan önce başladı ve arkasından yine bizim Türk yazarlarımızdan Yaşar Kemal'le başladım. Yaşar Kemal'in bütün serileri benim kitaplığımda bulunur. Sonra Kemal Tahir ve arkasından artık bütün bu gördüğünüz şeyler arka arkaya geldi.”
Ömer Mazi, “Kaç kitap var? Yani sadece Türkiye yazarlar yok bildiğimiz kadarı dünyanın birçok ünlü yazarlarının eserleri var?”
Besim Telek, “Üniversitede iken bu klasiklere başladım işte Dostoyevski, Tolstoy gibi 100 yılın en önemli kitapları var burada. Valla kitapları saymadım ama plaklarının bir listesini yaptığım için onları tam olarak söyleye bilirim. Ama kitaplar için öyle bir liste ve sayı bilmiyorum.
Ömer Mazi, “Peki bu ailede nasıl karşılandı böyle bir alışkanlık?”
Besim Telek, “Şimdi iki tane kızın bir tane oğlum var. Kızım Türkçe öğretmeni olduğu için bu biraz böyle gelir. Beğendiği kitabı alır götürür, sonra geri getirir. Öbür büyük kızım biraz işleri yoğun olduğu için çok fazla ağırlık veremiyor. Oğlum avukat onun işleri yoğun olduğu için o da fazla gelemiyor. Ama son zamanlarda biraz torunlar plaklara merak saldı, plaklarla ilgileniyor.”
Ömer Mazi, Plaklara gelecek olursak çok zengin bir koleksiyonunuz var. Bugün belki Afyon’da sadece Afyon’da değil Türkiye'de sayılı plak koleksiyoncularından birisiniz gördüğüm kadarıyla. Bunlar bu nasıl başladı neler var yerli yabancı yine hep karışık ama çok güzel bir sıralama yapmışsınız?
Besim Telek, “Şimdi aşağı yukarı 1.500’e yakın plak var bunların içinde benim için olmazsa olmaz ilk başa gelen flamenko müziktir. 5000 tane CD’min içinde aşağı yukarı 3500 tanesi falan Flamenko CD’leridir. Yani çok övmek gibi olmasın ama herhalde Türkiye’de bende ki Flamenko arşivi zor çıkar. Çünkü 40 yıllık birikimim bu. Arkasından Grek müzik. Onun dışında dünyaca ünlü büyük tüm orkestraların müziklerini arşivliyorum. Bazen Adnan Demirel'le İstanbul’a, Ankara'ya gittiğimiz zaman antika pazarlarını denk gelirse oradan da mümkün olduğu kadar almaya gayret ediyorum.”
Ömer Mazi, “Yerlerden en eski kim var?
Besim Telek, “Yerli müziklerden en eski İlhan İrem'in ve Yurdaer Doğulu’nunkiler var. Cem Karaca, Barış Manço, Erkin Koray. Özellikle erkin koray benim için olmazsa olmazdır. Sonra Edip Akbayram, Zülfi Livaneli yerliler de öyle devam ediyor.
Ömer Mazi, “Peki bunlar bir odanın tamamı 3 duvar. Pencere kısmının bir kısmı hariç yetmemiş yerlere konulmaya başlanmış. Buradan çıkıp sizin gibi bazı kişiler bir araya gelse Adnan Demirel’in de antika ve koleksiyon merakı var. Bunları bir araya getirseniz ve bir şehir müzesi kursanız ne kadar harika olur?
Besim Telek, “Adnan Demirel benim çok sevdiğim bir arkadaşım, kardeşim. Ben ona bir ara teklif ettim. Yani senin olanakların çok daha geniş şöyle fabrikalarının olabilir daha farklı bir yerde olabilir eğer böyle bir, Adnan Demirel’de de çok güzel böyle eski gramafonlar, eski radyolar hem de inanılmaz güzellikte. Bunları dedim, ilerde olur da müze gibi bir hale getirmek gibi düşüncen olursa vallahi ben o zaman buradaki plakları, kitapları müze olarak Adnan Demirel’e bağışlayayım. Yeni benden sonra Adnan Demirel, bunların kıymetini bilir, değerlendirir, korur. Adnan Demirel’in öyle bir müze düşüncesi olursa 5000 tane CD’im var, benim 40 yıllık birikimim ancak o korur değerlendirir. Öyle bir müze gibi düşüncesi olursa valla seve seve müzede sergilenmesi için veririm. Hiç değilse orada hatta işte ah keşke şöyle olsa orada mesela böyle gelen gençler falan dinlemek gibi bir düşüncesi olsa da belirli saatlerde başında bir görevli olmak kaydıyla, beğendiği plağı koyup dinleseler vallahi ben çok isterim.
Ömer Mazi, “Bu konuda bir çalışma bence yapılması lazım. Peki şimdi gençler daha çok böyle. Her şey artık dijitalleştirme elektronikleşti sizin yaptıklarınız la onların arasında fark var mı?
Besim Telek, “Tam olarak öyle değil son zamanlarda dikkatimi çekiyor özellikle plak artık gençlerin arasında da bayağı yaygın hale geldi. Gençlerin de yaptığı şeye saygı duyuyorum. Şimdi bir gençler benim aramda 30-40 yaş fark var mutlaka onların da yaptığı kendine göre güzeldir. Önemli olan dijital de olsa ilgilensin kitapla, CD ile müzikle Internet'le güzel şeylerin takibini yapsın güzel bir şey bence”
Ömer Mazi, “Türkiye'de yeterince kitap okunmadığından bahsediyor. Bu konuda neler söylersiniz. Hem kendi kuşağınızda hem yeni kuşağa, yaklaşık 40 50 yıllık bir arşivle karşımızdasınız?
Besim Telek, “Maalesef . Geçenlerde sosyal medyada bir resim gördüm. Bir genç anne zannediyorum metroda kitap okuyor, kucağında da küçük bir çocuğun elinde masal kitabı gibi bir şey var. İşte orada diyor ‘çocuklar sizi taklit ederler’ diyor. Bizde maalesef dediğinize katılıyorum. Kitap okuma alışkanlığı herhalde dünyada sıralamada en gerilere gelen bir sıramız var. Vallahi bunu ben değil de başımızdaki büyükler, özellikle eğitimden sorumlu bakanımız ilgilensin. Nasıl böyle bu çocukları, gençleri bu kitaba, müziğe yönlendirebiliriz. Valla bunların sorun yani ben tek başıma bir birey olarak yapacak fazla bir şeyim yok”
Ömer Mazi, “Peki hala yeni kitaplar, hem sahaflardan İstanbul'daki yerlerden toparlıyorum dediniz. Bu nereye kadar sürecek? bir hedefiniz var mıdır?
Besim Telek, “Ölünceye kadar, yani şimdi bunu sonu yok. Yani artık ama ya yetiversin diyemiyorum. Ne bileyim çok sevdiğim bir plak çıktığı zaman mutlaka alıyorum. Ya da çok sevdiğim bir yazarın yeni bir kitabı çıkarsa mutlaka alıyorum. Yaşım 66, 70 yaşına kadar buna devam ettireyim de ondan sonra bırakayım diyemiyorum. Allah ömür verir de yaşadıkça devam eder. Bir de inanın bu kitap okumak plak cd'den müzik dinlemek kadar güzel bir şey yok. Yani ben kitap okurken, müzik dinlerken inanılmaz huzur duyuyorum vallahi. Bunu da herkese tavsiye ediyorum. Gayet güzel, bir alışkanlık”
Ömer Mazi, “Çok teşekkür ediyorum. Bizi misafir ettiniz bu güzel ortamı bizimle paylaştınız”
İşte böyle Besim Telek’in huzur buluyorum dediği, mabedi kitapları, plakları, CD’leri, kasetlerinin arasında kendinizi sanki zamanda yolculuğa çıkmış gibi hissediyorsunuz. Kenan ve Ozan Doğulu’nun babasının plakları bir yanda, az sonra İlhan İrem’in terapi tadında sesi ve müziklerini dinledikten sonra Cem Karaca, Barış Manço, Erkin Koray ile Anadolu Rock’ının zirvesine çıkıyorsunuz. Ve tabiî ki Besim Telek’in favorisi Flamenko dinlemeden o odadan çıkamazsınız.
Afyonkarahisar’ın ünlü isimlerinden biri olan Besim Telek’in birçok özelliğini sayabilirsiniz. Ama gelin bu gün az bilinen bir özelliğini anlatalım. Evinin bir odasını yerden tavana kadar kitaplıktan oluşan bir mabede dönüştürmüş. Kendisinin “huzur odası” dediği bu özel odaya sizler adına konuk oldu.
Besim Telek ile yaklaşık 4 yıllık bir tanışıklığım var. Aileden başka kişileri tanışsam da kendisiyle teşviki mesaimiz hiç olmamıştı. Ünlü tiyatrocu Celal Belgil’in oynadığı Hangisi Karısı oyunu için geldiği sırada kitaplığından ve özellikle plaklarından bahsedince kulak kabartmış ve aklımın bir köşesine yazmıştım. Gel zaman git zaman, ha bugün ha yarın derken aradan 3 yıl geçti. Sonunda “Besim beyciğim artık şu kitapları ve plakları bir görelim” dediğimde “Tamam ne zaman isterseniz yapalım buyurun” dedi. Bir Cumartesi için sözleştik ve Besim Telek’in evine doğru yola çıktım. Bir taraftan da Besim Bey biraz abartmış olabilir ne kadar kitap olabilir? Hele o ünlü plak koleksiyonu kesin şişirmiştir diye de içimden geçirmedim desem yalan olur.
Neyse hadi Besim Telek’in huzur odasına birlikte girelim. Telek’in odasından içeri adım attığım anda kesinlikle çok etkilendim vay be! Dedim. Abartı değil az bile söylemiş. Daha ilk andan itibaren besim telek başladı anlatmaya. Şu zaman başladım, plaklar şöyle, kitaplar böyle derken biz en iyisi söyleşiye başlayalım öyle anlat. Şimdi tekrar olmasın diye röportaja başlıyoruz.
Ömer Mazi, “Besim Bey, öncelikle bu harika kütüphane ve plakların olduğu odaya bizi kabul ettiğiniz için teşekkürler. Önce Besim Telek kimdir kendinizi anlatır mısınız?”
Besim Telek, “Öncelikle hoş geldiniz. İsmim, Besim Telek. 1954 yılında Afyonkarahisar'da doğdum. İlkokulu Karaman Mahallesi'ndeki Kasımpaşa İlkokulunda bitirdim. Ortaokul ve liseyi afyon Lisesinde bitirdim. Daha sonra üniversite öğrenimini Ege Üniversitesi'nde yaptım. Hemen akabinde de Asteğmen olarak iki sene Balıkesir’de askerliğimi yapıp 1980 yılında Afyon'a döndüm.”
Ömer Mazi, Besim Bey, evinizin bir odasını çok güzel bir kütüphaneye çevirmişsiniz. Hem plak arşiviniz var hem de çok değerli kitaplar var. Bu alışkanlık bu hobi, merak nasıl başladı hangi yıllarda başladı?
Besim Telek, “Aşağı yukarı yaşım 66 ve 15 yaşından beri benim kitap okuma alışkanlığım sürüyor ve hala yeni çıkan kitapları takip edip alıyorum. Yani bu plak olayı da yine 20 yaşlarda falan başladı. Onu da şu yaşıma kadar aralıklarla her yeni çıkan plakları, kitapları, CD’leri ve filmi takip edip almaya çalışıyorum. İşte bunlarda benim yaşantımda ki güzel alışkanlıkların sonucu. Plaklar, Kasetler, CD’ler ayrı ayrı var. Aynı zamanda çok önemsediğim sinema filmlerini de CD ortamında arşivlerim.
Ömer Mazi, “Peki ilk kitap nasıl olduğunu da hangi kitapla başladınız?
Besim Telek, “Valla şimdi ilk kitaba Orhan Kemal'le başladım. Orhan Kemal in bütün serilerini aldım ki bu yaklaşık 40 yıl falan önce başladı ve arkasından yine bizim Türk yazarlarımızdan Yaşar Kemal'le başladım. Yaşar Kemal'in bütün serileri benim kitaplığımda bulunur. Sonra Kemal Tahir ve arkasından artık bütün bu gördüğünüz şeyler arka arkaya geldi.”
Ömer Mazi, “Kaç kitap var? Yani sadece Türkiye yazarlar yok bildiğimiz kadarı dünyanın birçok ünlü yazarlarının eserleri var?”
Besim Telek, “Üniversitede iken bu klasiklere başladım işte Dostoyevski, Tolstoy gibi 100 yılın en önemli kitapları var burada. Valla kitapları saymadım ama plaklarının bir listesini yaptığım için onları tam olarak söyleye bilirim. Ama kitaplar için öyle bir liste ve sayı bilmiyorum.
Ömer Mazi, “Peki bu ailede nasıl karşılandı böyle bir alışkanlık?”
Besim Telek, “Şimdi iki tane kızın bir tane oğlum var. Kızım Türkçe öğretmeni olduğu için bu biraz böyle gelir. Beğendiği kitabı alır götürür, sonra geri getirir. Öbür büyük kızım biraz işleri yoğun olduğu için çok fazla ağırlık veremiyor. Oğlum avukat onun işleri yoğun olduğu için o da fazla gelemiyor. Ama son zamanlarda biraz torunlar plaklara merak saldı, plaklarla ilgileniyor.”
Ömer Mazi, Plaklara gelecek olursak çok zengin bir koleksiyonunuz var. Bugün belki Afyon’da sadece Afyon’da değil Türkiye'de sayılı plak koleksiyoncularından birisiniz gördüğüm kadarıyla. Bunlar bu nasıl başladı neler var yerli yabancı yine hep karışık ama çok güzel bir sıralama yapmışsınız?
Besim Telek, “Şimdi aşağı yukarı 1.500’e yakın plak var bunların içinde benim için olmazsa olmaz ilk başa gelen flamenko müziktir. 5000 tane CD’min içinde aşağı yukarı 3500 tanesi falan Flamenko CD’leridir. Yani çok övmek gibi olmasın ama herhalde Türkiye’de bende ki Flamenko arşivi zor çıkar. Çünkü 40 yıllık birikimim bu. Arkasından Grek müzik. Onun dışında dünyaca ünlü büyük tüm orkestraların müziklerini arşivliyorum. Bazen Adnan Demirel'le İstanbul’a, Ankara'ya gittiğimiz zaman antika pazarlarını denk gelirse oradan da mümkün olduğu kadar almaya gayret ediyorum.”
Ömer Mazi, “Yerlerden en eski kim var?
Besim Telek, “Yerli müziklerden en eski İlhan İrem'in ve Yurdaer Doğulu’nunkiler var. Cem Karaca, Barış Manço, Erkin Koray. Özellikle erkin koray benim için olmazsa olmazdır. Sonra Edip Akbayram, Zülfi Livaneli yerliler de öyle devam ediyor.
Ömer Mazi, “Peki bunlar bir odanın tamamı 3 duvar. Pencere kısmının bir kısmı hariç yetmemiş yerlere konulmaya başlanmış. Buradan çıkıp sizin gibi bazı kişiler bir araya gelse Adnan Demirel’in de antika ve koleksiyon merakı var. Bunları bir araya getirseniz ve bir şehir müzesi kursanız ne kadar harika olur?
Besim Telek, “Adnan Demirel benim çok sevdiğim bir arkadaşım, kardeşim. Ben ona bir ara teklif ettim. Yani senin olanakların çok daha geniş şöyle fabrikalarının olabilir daha farklı bir yerde olabilir eğer böyle bir, Adnan Demirel’de de çok güzel böyle eski gramafonlar, eski radyolar hem de inanılmaz güzellikte. Bunları dedim, ilerde olur da müze gibi bir hale getirmek gibi düşüncen olursa vallahi ben o zaman buradaki plakları, kitapları müze olarak Adnan Demirel’e bağışlayayım. Yeni benden sonra Adnan Demirel, bunların kıymetini bilir, değerlendirir, korur. Adnan Demirel’in öyle bir müze düşüncesi olursa 5000 tane CD’im var, benim 40 yıllık birikimim ancak o korur değerlendirir. Öyle bir müze gibi düşüncesi olursa valla seve seve müzede sergilenmesi için veririm. Hiç değilse orada hatta işte ah keşke şöyle olsa orada mesela böyle gelen gençler falan dinlemek gibi bir düşüncesi olsa da belirli saatlerde başında bir görevli olmak kaydıyla, beğendiği plağı koyup dinleseler vallahi ben çok isterim.
Ömer Mazi, “Bu konuda bir çalışma bence yapılması lazım. Peki şimdi gençler daha çok böyle. Her şey artık dijitalleştirme elektronikleşti sizin yaptıklarınız la onların arasında fark var mı?
Besim Telek, “Tam olarak öyle değil son zamanlarda dikkatimi çekiyor özellikle plak artık gençlerin arasında da bayağı yaygın hale geldi. Gençlerin de yaptığı şeye saygı duyuyorum. Şimdi bir gençler benim aramda 30-40 yaş fark var mutlaka onların da yaptığı kendine göre güzeldir. Önemli olan dijital de olsa ilgilensin kitapla, CD ile müzikle Internet'le güzel şeylerin takibini yapsın güzel bir şey bence”
Ömer Mazi, “Türkiye'de yeterince kitap okunmadığından bahsediyor. Bu konuda neler söylersiniz. Hem kendi kuşağınızda hem yeni kuşağa, yaklaşık 40 50 yıllık bir arşivle karşımızdasınız?
Besim Telek, “Maalesef . Geçenlerde sosyal medyada bir resim gördüm. Bir genç anne zannediyorum metroda kitap okuyor, kucağında da küçük bir çocuğun elinde masal kitabı gibi bir şey var. İşte orada diyor ‘çocuklar sizi taklit ederler’ diyor. Bizde maalesef dediğinize katılıyorum. Kitap okuma alışkanlığı herhalde dünyada sıralamada en gerilere gelen bir sıramız var. Vallahi bunu ben değil de başımızdaki büyükler, özellikle eğitimden sorumlu bakanımız ilgilensin. Nasıl böyle bu çocukları, gençleri bu kitaba, müziğe yönlendirebiliriz. Valla bunların sorun yani ben tek başıma bir birey olarak yapacak fazla bir şeyim yok”
Ömer Mazi, “Peki hala yeni kitaplar, hem sahaflardan İstanbul'daki yerlerden toparlıyorum dediniz. Bu nereye kadar sürecek? bir hedefiniz var mıdır?
Besim Telek, “Ölünceye kadar, yani şimdi bunu sonu yok. Yani artık ama ya yetiversin diyemiyorum. Ne bileyim çok sevdiğim bir plak çıktığı zaman mutlaka alıyorum. Ya da çok sevdiğim bir yazarın yeni bir kitabı çıkarsa mutlaka alıyorum. Yaşım 66, 70 yaşına kadar buna devam ettireyim de ondan sonra bırakayım diyemiyorum. Allah ömür verir de yaşadıkça devam eder. Bir de inanın bu kitap okumak plak cd'den müzik dinlemek kadar güzel bir şey yok. Yani ben kitap okurken, müzik dinlerken inanılmaz huzur duyuyorum vallahi. Bunu da herkese tavsiye ediyorum. Gayet güzel, bir alışkanlık”
Ömer Mazi, “Çok teşekkür ediyorum. Bizi misafir ettiniz bu güzel ortamı bizimle paylaştınız”
İşte böyle Besim Telek’in huzur buluyorum dediği, mabedi kitapları, plakları, CD’leri, kasetlerinin arasında kendinizi sanki zamanda yolculuğa çıkmış gibi hissediyorsunuz. Kenan ve Ozan Doğulu’nun babasının plakları bir yanda, az sonra İlhan İrem’in terapi tadında sesi ve müziklerini dinledikten sonra Cem Karaca, Barış Manço, Erkin Koray ile Anadolu Rock’ının zirvesine çıkıyorsunuz. Ve tabiî ki Besim Telek’in favorisi Flamenko dinlemeden o odadan çıkamazsınız.