“Korona günlerinde sosyal izolasyondan daha önemli şeyin“sosyal iş birliği” olduğunu öğrendik dünya olarak. Şehrimiz, ülkemiz ve hatta dünyamızın tüm bireyleri iş birliği yapmalıydı ki bu süreçten en hafif hasarla kurtulalım.
Ve anladık ki tüm dünya olarak, “biz” olabilmek gerekiyor. “Hayat eve sığar” dedik ancak evde oturarak bir yere varamayacağımızı da anladık. Modern insanın özgürlüğü kısıtlandı ve daha çok başkasını düşünmek zorunda kaldı.Yüksek binalar yaparak, uzaya giderek, robotlar üreterek, 3D yazıcıları, büyük veriyi, sanal gerçekliği, simülasyonları yaparak ya da kullanarak gururla dolaşırken birdenbire bir virüse yenik düşebileceğimizi anladık.
İnsanlık olarak Atom bombasından korkarken yarı canlı, kendi kendine üreyemeyen bu küçük mikrop başımızı döndürdü. Tüm boyutlarıyla salgının kazandırıp kaybettirdikleri tartışılır ancak şu bir gerçek ki; sevdiklerimizle, sosyal çevremizle ve toplumumuzdaki diğer insanlarla ilişkilerimizi bir kere daha gözden geçirmemiz gerektiğini hatırlattı bizlere.Karantina döneminde evde nasıl vakit geçirdik? sorusu “Sevdiklerimizle böylesi yakın olmaya hazır mıydık?” sorusunu da beraberinde getiriyor. Birlikteydik, ancak kaliteli vakit geçirebildik mi? Sanıyorum çevrimiçi ilişkiler ve eğitim konusunda çok daha başarılı olduk. Hayat çevrimiçi bir boyuta taşındı desek yanlış olmaz sanırım. Bir gün çalıştığım okulumun uzaktan eğitim konusunda bu denli yenilikçi çözüm önerileri oluşturabileceğini ve bunları büyük bir uzmanlıkla uygulayabileceğini söyleselerdi inanmakta zorluk çekerdim. Hızlı bir öğrenme süreci, hızlı bir iş birliği ile çok iyi sonuçlar aldık uzaktan eğitimde. Bugün görüyorum ki, insanlık her şeye uyum sağlıyor. Asıl mesele belki de biraz geleneklerimizde. Bildiğiniz gibi “Türk Aile Yapısı” batılı ülkelerde yıllarca ders olarak okutuldu. Bu yapımıza sıkı sarılmamız gerekiyor diye düşünüyorum. Evde geçirdiğimiz vaktin kalitesi bu yapının gerekliliklerini yerine getirmekle mümkün olabilir bana göre. Örnek vermem gerekirse aile üyelerinin sofrada buluşma adabı, birçok düzeni de beraberinde getiriyor. Karantina döneminde evde kaliteli vakit geçirmek mümkün elbette. Şu anda 3 haftalık ara tatil dönemine giriyoruz. Okulların kapanmasıyla birlikte çocuklarda bir yandan tatil heyecanı başlarken diğer yandan çalışan ebeveynler çocuklarıyla nasıl vakit geçireceklerini düşünmeye başladılar. Kimi çalışan ebeveynler, tatil izni alabilirken, kimleri ise şartlardan dolayı izin alamıyor. Günümüzde çalışan anne ve baba sayısı her geçen gün artmakta ve bu da çocukla geçirilen zamanın azalmasına neden olmakta. Ancak burada önemli olan unsurun, anne baba ve çocuk arasındaki ilişkinin süresinden çok, niteliğinin olduğu unutulmamalıdır. Bir başka ifadeyle, anne ve babanın çocuğuyla aynı ortamda birlikte olmasından çok, çocuklarıyla nasıl vakit geçirdiği, çocukların özellikle duygusal, sosyal gelişimlerinin desteklenmesi açısından daha çok önem taşımaktadır.Öncelikle verimli vakit geçirebilmek için zaman planlanması şart. Çalışan anne ve babaların gerek iş yerlerindeki, gerek evlerindeki, gerekse diğer sorumluluklarını yerine getirebilmeleri için, daha organize ve planlı bir şekilde çalışarak zamanlarını etkin bir şekilde kullanmaları gerekiyor. Zamanlarını etkin bir şekilde kullanamayan çalışan ebeveynler, çocuklarına vakit ayırmakta zorlanabilmekte. Bunun için, ebeveynlerin önceden bir planlama yaparak, çocuklarıyla ilgilenebilecekleri zamanı belirlemeleri, başka bir şey ile meşgul olmamaları açısından fayda sağlayacaktır.Uzaktan eğitim döneminde evde, masa başında, ekran önünde saatlerce vakit geçiren çocuklarımız için üç haftalık yarıyıl tatili çok önemli. Ebeveynlerin her gün en az 30-40 dakikalarını çocuklarına ayırıp, onlarla verimli ve kaliteli vakit geçirmeleri gerekiyor. Verimli ve kaliteli vakit geçirmek, birlikte televizyon izlemek, birlikte olmak ya da aynı ortamda bulunup farklı uğraşlarla meşgul olmak demek değil elbette. Verimli ve kaliteli vakit geçirmek, ebeveynlerin çocuklarıyla karşılıklı, sözel yada sözel olmayan bir şekilde veya işbirliğine dayalı etkileşimde bulunması anlamına geliyor.Bir başka deyişle, verimli ve kaliteli vakit geçirmek, çocuğun, bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal gelişimine katkı sağlayacak, eğitici, öğretici, eğlendirici, yaratıcılık içeren faaliyetlerini ve çocuğun yaşına uygun sorumluluk almasını destekleyici, karşılıklı etkileşime dayalı veya işbirliğine dayalı faaliyetleri içermektedir. Zaman zaman ebeveynler bu faaliyetlerin niteliği konusunda kaygı duyarak, yetersizlik hissine kapılabiliyorlar. Bunun büyük bir yanılgı olduğunu hatırlatmada fayda var. Zira çocuğunuzla birlikte herhangi bir oyun oynamak, ona sarılmak, başını okşamak, onunla sohbet etmek, onunla resim yapmak, birlikte tamirat yapmak, birlikte yemek yapmak ve bu sıralar en çok ihtiyacımız olan açık havada gezmek kaliteli vakit geçirmemiz için yeterli olacaktır. Tabi ki sizin hayal dünyanızla ilgili olarak renkli zamanlar tasarlamak elinizde.Tüm bunları yaparken de eğitimi unutmamamız gerekiyor elbette. Bu tatil sürecinde yapılacak çalışma programının yaş düzeylerine bağlı olarak uzman PDR öğretmenlerince yapılıyor olması, programa uyum sürecinde rahatlık sağlayacaktır. Sınav grupları olan 8. Ve 12. Sınıflarımız için süreç çok hızlı ilerliyor ve kalan zaman onlar için çok kıymetli. Özellikle eksik kazanımların taranması ve öncelikli olarak onların tamamlanması gerekiyor. Tamamlama çalışmasından sonra ise yeni konular için çalışmalarını programlamanın faydası büyük olacaktır. Programlı bir sınav hazırlık süreci mutlaka başarıyı getirecektir. Diğer ara sınıflarda ise aile ile birlikte zaman geçirmek, açık hava faaliyetlerinde bulunmak, dinlenmek en çok ihtiyaç duyulanlar. Bunları mutlaka çocuğumuz için sağlayabilmeliyiz. Dinlenmenin yanında ise yine de akademik çalışmadan kopmamak gerekir. Genel tekrarlar yapmak konular arasında kopmaları ve unutmaları önler. Yoğun olmayan bir akademik program takip etmelerini de öneririm. Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Kitap okumaktan hiçbir zaman vazgeçmeyen ve bunu hayat felsefesi haline getiren çocuklar ve onlara örnek ebeveynler olalım. Çünkü kitaplar evimizdeki, başucumuzdaki sessiz öğretmenlerdir. Kısacası bu tatil döneminde çocuklarımız iyice bir dinlensinler, ders programlarını aksatmasınlar ve tatilin tadını çıkarsınlar. Şimdiden herkese iyi tatiller diliyorum.
Azime TANRIVERDİTED Afyon Koleji İlkokul- Ortaokul Müdürü
Ve anladık ki tüm dünya olarak, “biz” olabilmek gerekiyor. “Hayat eve sığar” dedik ancak evde oturarak bir yere varamayacağımızı da anladık. Modern insanın özgürlüğü kısıtlandı ve daha çok başkasını düşünmek zorunda kaldı.Yüksek binalar yaparak, uzaya giderek, robotlar üreterek, 3D yazıcıları, büyük veriyi, sanal gerçekliği, simülasyonları yaparak ya da kullanarak gururla dolaşırken birdenbire bir virüse yenik düşebileceğimizi anladık.
İnsanlık olarak Atom bombasından korkarken yarı canlı, kendi kendine üreyemeyen bu küçük mikrop başımızı döndürdü. Tüm boyutlarıyla salgının kazandırıp kaybettirdikleri tartışılır ancak şu bir gerçek ki; sevdiklerimizle, sosyal çevremizle ve toplumumuzdaki diğer insanlarla ilişkilerimizi bir kere daha gözden geçirmemiz gerektiğini hatırlattı bizlere.Karantina döneminde evde nasıl vakit geçirdik? sorusu “Sevdiklerimizle böylesi yakın olmaya hazır mıydık?” sorusunu da beraberinde getiriyor. Birlikteydik, ancak kaliteli vakit geçirebildik mi? Sanıyorum çevrimiçi ilişkiler ve eğitim konusunda çok daha başarılı olduk. Hayat çevrimiçi bir boyuta taşındı desek yanlış olmaz sanırım. Bir gün çalıştığım okulumun uzaktan eğitim konusunda bu denli yenilikçi çözüm önerileri oluşturabileceğini ve bunları büyük bir uzmanlıkla uygulayabileceğini söyleselerdi inanmakta zorluk çekerdim. Hızlı bir öğrenme süreci, hızlı bir iş birliği ile çok iyi sonuçlar aldık uzaktan eğitimde. Bugün görüyorum ki, insanlık her şeye uyum sağlıyor. Asıl mesele belki de biraz geleneklerimizde. Bildiğiniz gibi “Türk Aile Yapısı” batılı ülkelerde yıllarca ders olarak okutuldu. Bu yapımıza sıkı sarılmamız gerekiyor diye düşünüyorum. Evde geçirdiğimiz vaktin kalitesi bu yapının gerekliliklerini yerine getirmekle mümkün olabilir bana göre. Örnek vermem gerekirse aile üyelerinin sofrada buluşma adabı, birçok düzeni de beraberinde getiriyor. Karantina döneminde evde kaliteli vakit geçirmek mümkün elbette. Şu anda 3 haftalık ara tatil dönemine giriyoruz. Okulların kapanmasıyla birlikte çocuklarda bir yandan tatil heyecanı başlarken diğer yandan çalışan ebeveynler çocuklarıyla nasıl vakit geçireceklerini düşünmeye başladılar. Kimi çalışan ebeveynler, tatil izni alabilirken, kimleri ise şartlardan dolayı izin alamıyor. Günümüzde çalışan anne ve baba sayısı her geçen gün artmakta ve bu da çocukla geçirilen zamanın azalmasına neden olmakta. Ancak burada önemli olan unsurun, anne baba ve çocuk arasındaki ilişkinin süresinden çok, niteliğinin olduğu unutulmamalıdır. Bir başka ifadeyle, anne ve babanın çocuğuyla aynı ortamda birlikte olmasından çok, çocuklarıyla nasıl vakit geçirdiği, çocukların özellikle duygusal, sosyal gelişimlerinin desteklenmesi açısından daha çok önem taşımaktadır.Öncelikle verimli vakit geçirebilmek için zaman planlanması şart. Çalışan anne ve babaların gerek iş yerlerindeki, gerek evlerindeki, gerekse diğer sorumluluklarını yerine getirebilmeleri için, daha organize ve planlı bir şekilde çalışarak zamanlarını etkin bir şekilde kullanmaları gerekiyor. Zamanlarını etkin bir şekilde kullanamayan çalışan ebeveynler, çocuklarına vakit ayırmakta zorlanabilmekte. Bunun için, ebeveynlerin önceden bir planlama yaparak, çocuklarıyla ilgilenebilecekleri zamanı belirlemeleri, başka bir şey ile meşgul olmamaları açısından fayda sağlayacaktır.Uzaktan eğitim döneminde evde, masa başında, ekran önünde saatlerce vakit geçiren çocuklarımız için üç haftalık yarıyıl tatili çok önemli. Ebeveynlerin her gün en az 30-40 dakikalarını çocuklarına ayırıp, onlarla verimli ve kaliteli vakit geçirmeleri gerekiyor. Verimli ve kaliteli vakit geçirmek, birlikte televizyon izlemek, birlikte olmak ya da aynı ortamda bulunup farklı uğraşlarla meşgul olmak demek değil elbette. Verimli ve kaliteli vakit geçirmek, ebeveynlerin çocuklarıyla karşılıklı, sözel yada sözel olmayan bir şekilde veya işbirliğine dayalı etkileşimde bulunması anlamına geliyor.Bir başka deyişle, verimli ve kaliteli vakit geçirmek, çocuğun, bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal gelişimine katkı sağlayacak, eğitici, öğretici, eğlendirici, yaratıcılık içeren faaliyetlerini ve çocuğun yaşına uygun sorumluluk almasını destekleyici, karşılıklı etkileşime dayalı veya işbirliğine dayalı faaliyetleri içermektedir. Zaman zaman ebeveynler bu faaliyetlerin niteliği konusunda kaygı duyarak, yetersizlik hissine kapılabiliyorlar. Bunun büyük bir yanılgı olduğunu hatırlatmada fayda var. Zira çocuğunuzla birlikte herhangi bir oyun oynamak, ona sarılmak, başını okşamak, onunla sohbet etmek, onunla resim yapmak, birlikte tamirat yapmak, birlikte yemek yapmak ve bu sıralar en çok ihtiyacımız olan açık havada gezmek kaliteli vakit geçirmemiz için yeterli olacaktır. Tabi ki sizin hayal dünyanızla ilgili olarak renkli zamanlar tasarlamak elinizde.Tüm bunları yaparken de eğitimi unutmamamız gerekiyor elbette. Bu tatil sürecinde yapılacak çalışma programının yaş düzeylerine bağlı olarak uzman PDR öğretmenlerince yapılıyor olması, programa uyum sürecinde rahatlık sağlayacaktır. Sınav grupları olan 8. Ve 12. Sınıflarımız için süreç çok hızlı ilerliyor ve kalan zaman onlar için çok kıymetli. Özellikle eksik kazanımların taranması ve öncelikli olarak onların tamamlanması gerekiyor. Tamamlama çalışmasından sonra ise yeni konular için çalışmalarını programlamanın faydası büyük olacaktır. Programlı bir sınav hazırlık süreci mutlaka başarıyı getirecektir. Diğer ara sınıflarda ise aile ile birlikte zaman geçirmek, açık hava faaliyetlerinde bulunmak, dinlenmek en çok ihtiyaç duyulanlar. Bunları mutlaka çocuğumuz için sağlayabilmeliyiz. Dinlenmenin yanında ise yine de akademik çalışmadan kopmamak gerekir. Genel tekrarlar yapmak konular arasında kopmaları ve unutmaları önler. Yoğun olmayan bir akademik program takip etmelerini de öneririm. Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Kitap okumaktan hiçbir zaman vazgeçmeyen ve bunu hayat felsefesi haline getiren çocuklar ve onlara örnek ebeveynler olalım. Çünkü kitaplar evimizdeki, başucumuzdaki sessiz öğretmenlerdir. Kısacası bu tatil döneminde çocuklarımız iyice bir dinlensinler, ders programlarını aksatmasınlar ve tatilin tadını çıkarsınlar. Şimdiden herkese iyi tatiller diliyorum.
Azime TANRIVERDİTED Afyon Koleji İlkokul- Ortaokul Müdürü